15 Ekim 2008 Çarşamba

Tarantulalar

Tarantula kelimesi aslında bir eklembacaklı ailesine ait olup bu kullanımın theraphosidae ailesine dahil olan örümcekler için de kullanılması yanlıştır. Fakat 1955 yapımı tarantula isimli korku filmi sayesinde bu kelime yaygınlaşarak günümüzde theraphosidae ailesine ait örümcekler için de kullanılmaya başlanmıştır. Dev örümcekler olarak da bilinirler. Dünyanın en karizmatik yaratıkları olduklarını düşündüğüm tarantulalar hayvanlar aleminden,  eklembacaklılar şubesinden, örümcekgiller sınıfından, örümcekler takımından gelmektedirler. Örümcek bilimcilere göre 800’e yakın türü olduğu düşünülmektedir. Büyüklükleri, besin maddeleri, vücut zehirlerinin etkileri türden türe göre farklılık gösterir.

Bu canlılar  Güney Amerika, Afrika, Asya, Avustralya ve Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde bulunurlar. Özellikle bu kıtaların tropikal ve subtropikal iklim koşullarının hakim olduğu bölgelerinde yaşarlar. Subtropikal iklim tipi; yaz mevsiminin yağışlı ve yıllık ortalama yağışın yaklaşık olarak 1.000  - 1.500 mm arasında olduğu, sıcaklık ortalamasının ise 20°C'nin üzerinde görüldüğü, ekvatoral ikliminin iki tarafında yaklaşık olarak 10 - 20 ° enlemleri arasında görülen bir tropikal iklim çeşididir. Tarantulaların yaşama alanları olarak nemli yağmur ormanları, karanlık bölgeler, toprak altları, taş ve kaya oyukları gibi yerler gösterilebilir.

Tarantulaların vücutları sert bir dış kabuktan oluşur. Bu kabuk kitin yapılıdır ve fazla esnek olmadığı için tarantulaların büyümesini engeller. Bu canlılar büyüyebilmek için eski kabuklarını atıp yerine yenilerini yapmak zorunda kalırlar. Atılmış olan eski kabuğun iç tarafından tamamen yenilenmiş bir kabukla değişim gösteren tarantulalar kitin yapılı kabuklarının yumuşak olduğu bu evrede büyürler. Bir kabuk değiştirme sürecinden sonra bu canlılar kendi vücutlarının iki katı büyüklüğe bile ulaşabilirler. Ayrıca bu kabuk değiştirme aşamasında, geçmiş zaman içerisinde, kaybettikleri uzuvlarını yenileyebilirler. Örnek olarak bir tarantula kopmuş bir bacağını iki ya da üç kabuk değişim sürecinden sonra tamamen yerine getirebilir. Tarantulaların baş kısmında diş ve gözlerinin yanı sıra sekiz ayak, bir mide, iki kol bulunmaktadır. Tamamen kördürler ve sadece ışığı algılayabilirler. Bu yüzden vücutlarındaki kıllar sayesinde yerdeki ve havadaki titreşimleri algılayıp avlarını yakalarlar ve aynı zamanda kendilerine gelebilecek tehlikelerden kaçabilirler. Bu tehlikelere karşı bazı türleri mide bölümünde bulunan tüylerini arka ayakları ile çok hızlı bir şekilde düşmanına karşı fırlatabilir. Çok yavaş hareket ederler ama herhangi bir tehditle karşı karşıya kaldıklarında çok seri hareketlerde bulunabilirler. Ayaklarıyla aynı zamanda tat ve koku alabilen bu sevimli canlılar birçok insanın korkulu bir önyargıyla yaklaşmalarına karşın oldukça zararsız ve kendi hallerinde olan hayvanlardır.

Beslenmelerine gelince fazla nazlandıklarını söyleyemem. Etçil olduklarından dolayı doğal ortamda karşılaştıkları örümcekler, böcekler, kuşlar, fareler, sürüngenler gibi birçok canlı, tarantulalarımızın midelerine güzel bir ziyafet çektirebilir. Diğer örümcekler gibi avlarını ağ örüp yakalamazlar, bunun yerine avlarının peşinden koşarak çetin bir mücadeleye girmekte tereddüt yaşamazlar. Karnını doyurabileceğini düşündüğü avını yakalayıp önce zehrini akıtır, daha sonra bu zehirden felç olan ve hareket edemeyecek duruma gelen hayvan kısa sürede ölür, tarantula bu aşamadan sonra salgıladığı özel enzimlerle avının iç organlarını eritip kurbanını yavaş yavaş emmeye başlar. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır ya bu canlılarımızın da kendilerine özgü yemek yeme anlayışları böyle olsa gerek…

Tarantulaların zehirlerinin şiddeti ve etkileri türlerine göre farklılık gösterir. Örnek olarak; poecilotheria cinslerine ilişkin türlerde zehrin gücü oldukça şiddetliyken, grammostola ve brachypelma cinslerinin bireylerinde zehrin gücü düşüktür. Buna sebep olan ise zehirlerinin etken maddesi olan nörotoksin miktarının çok olmasıdır. Birçok insanın bu canlılardan korkmasına rağmen zehirlerinin büyük kısmının sadece avları üzerinde şiddetli olduğu, insan üzerinde ise sadece arı sokması kadar etkili ( alerjiniz yoksa tabi) olduğu düşünülmektedir. Bir insan tarantula tarafından ısırıldığı taktirde, düşük zehirde kızarma, kaşıntı, uyuşukluk ve hafif bir ağrı görülürken, zehrin etkisinin fazla olduğu durumlarda ise morarmayla birlikte aşırı bir ağrı söz konusu olabilir.

Bu canlıların yaşları hakkında kesin bilgiler yoktur. Genelde erkek tarantulalar cinsel olgunluğunu tamamladıktan sonra yaklaşık 1 sene kadar kısa bir süre sonunda ölürler ve cinslerine göre farklılık göstermelerine rağmen yaşam süreleri 4 – 5 yıl arasındadır. Dişi tarantulalar da ise bu süre 25 – 30 yıla kadar ulaşabilir.

Kadife gibi görünen vücuduyla, yalnız ve özgür yaşayan tarantulalar sempatik ve çekici halleriyle birçok hayvan severin ilgisini çekmeyi başarsa da evlerinde teraryumlarda besleme cesaretini gösterenlere imrenerek bakıyorum. Sizin de tarantulalara karşı özel bir ilginiz varsa, ortam koşullarının elverişliliğini ve beslenme konusunu düzenli bir şekilde halledebileceğinize inanıyorsanız evinize küçük bir tarantula alıp bu sevimli yaratıkların hayatını yakından takip edebilen şanslı insanlardan biri haline gelebilirsiniz. Yalnız burada önemli bir ayrıntıya dikkat edilmesini öneririm: tarantulaların sosyal yaşama pek uyumlu oldukları söylenemez yani arkadaşlık, paylaşma gibi kavramları gelişmiş değildir. Bu nedenle birden fazla tarantulayı ortak yaşam alanına dahil etmemenizde fayda vardır. Ya da siz de sadece benim gibi belgesellerden takip edip, ansiklopedilerden araştıranlardansanız bu canlıların doğal ortamlardaki davetsiz misafirlere karşı gösterdikleri incelik ( hele de damak tadına uygunsa ) ve küçük dağları ben yarattım edası ile başıboş ve umarsız yürüyüşlerindeki estetik size yetecektir…

1 yorum:

Friedrich dedi ki...

3 aydır besliyirum ve verdiği haz inanilmaz birşey. Ucretleri de inanilmaz ucuz bence hevesiniz var ise kida bir arastirmadan sonra edinin